İhracatın önlenemeyen düşüşü
İhracatçı Birlikleri Yönetim Kurulu Üyesi Berdar Ber, 2023 yılında faiz düşümlerinin dövize yön vermesiyle enflasyonda artışla, Merkez Bankası faizleri ile özel bankalar arasında ciddi farklar oluşunun da paranın yatırımdan çok finansal araçlarda kullanılmasıyla sonuçlandığını hatırlatarak üretimin bir yılı aşkın süredir bu nedenle yavaşladığına dikkat çekti.
ENFLASYONDA ÇIKMAZ YOLA GİRİLDİ
Ber, değerendirmesine, 2024 yılına asgari ücret zammı ve girdi maliyetlerinin enflasyonla artması sonucu üretim maliyetlerinin anormal seviyelere geldiğine işaret etti ve ‘çıkmaz yola girildi’ diyerek yorumladığı süreci şöyle açıkladı:
“Özellikle ülke yönetiminin farklı bir yaklaşımı da inşaat ve rant sektörüne dışardan kaynak getirme gayreti ülkedeki sıcak paranın gayrimenkul sektörünü anormal şişirmesine zemin oluşturmuştu. Herhalde dünyanın en pahalı ülkelerinden biri olduk. Bunlar sıcak para kaynakları yaratmak için akılcı olsa da orta vadede üretime yönelmek isteyen yatırımcıların fabrika ve üretim yatırımları yerine gayri menkul gibi yollardan daha risksiz ve kolay para kazanmasının da maalesef önünü açmış oldu. Akabinde anormal enflasyon artışları beraberinde yatırımcılarda ve halkta doğal bir talep enflasyonunu da tetiklemiş oldu.”
İHRACATTA ARTIK KÂR YOK
Sürecin sonunda izlenen politikalar sonucu yılbaşından beri ihracatçıların rekabet gücünü yitirdiğini savunan Ber, seçimden sonra ortaya çıkan ekonomik tabloyu şöyle analiz etti:
“Merkez bankası faiz oranları %50 bandında ve bu ay içinde 250 baz puan daha artırılması öngörülmektedir. Bu bir sarmaldır ve sonu maalesef yapısal değişimler olmadığı sürece bir sarmaldır. Gayri menkul sektörü nerdeyse durmuş durumda, aşırı doygun bir gayri menkul piyasası söz konusudur. Yatırımcılar teşvikli kredi kaynaklarına ulaşamamakta, normal krediler ise %60-70 lere dayanmış ve yatırım yapabilme kabiliyetini yitirmiş vaziyette.
Hiçbir sektör neredeyse bu karlılıklarla çalışamayacağı için bu kredi faizleri ile kaynak kullanması da makul görünmemektedir. Diğer taraftan Eximbank gibi ihracatçıyı reeskont kredileri ile destekleyen bankaya Türkiye genelinde günlük verdiği limit 20 milyon USD yi geçememekte. Bu da hiçbir yatırımcıya yetmemektedir, en erken kredi kullanabilecek olana en az 2 ay sonraya gün vermektedir. Peki ihracatçı kaynak bulamazsa ihracat faaliyetini nasıl gerçekleştirecek veya geliştirecektir. Verilere bakıldığında artan ihracat nominal olarak yükselse de karlılık yapamamaktadır. Diğer taraftan Mart 2024’ te görüldüğü gibi ihracat miktarları geçen yılın aynı ayına göre düşme sergilemiş ve önümüzdeki dönemlerde de bu tehlike görülmektedir. Ortalama artış yönü dünyanın bu kadar küçüldüğü bir dönemde daha yüksek olması gerekmekteyken geri gidiş başlamıştır.”
Ber, Gerileyen ihracatın tekrar düzelmesi ve ilerlemesi için önerilerini ise şöyle sıraladı:
- Döviz kademeli olarak enflasyon ile paralel seviyelere çıkacak şekilde yönlendirilmelidir. Bu da ihracatçının uluslararası rekabet gücünü artıracaktır. Veya ihracatçıya olan TCMB yüzde 2 desteğinin oranı yüzde 6-8 lere yükseltilerek ihracatçı korunmalıdır.
- Devletin kredi kaynakları tamamen yatırım amaçlı olan alanlarda teşvik edici seviyelerde kullandırılmalı ve yatırımın önünü açmalıdır.
- Merkez bankası rezervleri gereksiz müdahaleler için kullanılmamalı, güçlü seviyelerini korumalı ve bu kaynakları üretim ve yatırımda değerlendirmelidir.
- Enerji, gıda gibi önemli giderlerin olduğu alanlarda, özellikle ithalata bağlı kalemlerde yatırım desteklerinin öncelikli programlara alınması gerekmektedir.
- TCMB faiz silahını artık kullanmamalı, faizler çıkmaz sokağa girmemek ve resesyona sebebiyet vermemek adına bir süre seviyesini koruyup son çeyrekte geriye doğru hedefler oluşturmalıdır. Aksi halde yatırımcılar dövizin kontrol altında tutulması tehdidiyle ihracat zararlarından ötürü ihracatı kısıtlayıp mevduat faizlerine yönelme riskini taşımakla beraber, yatırımcı olma ihtimali olanlarda bu faiz oranlarıyla yatırım hedeflerini beklemeye almak zorunda kalacaktır.
- Ticaret odaları başkanları, ihracatçı birlikleri başkanları ile sektör temsilcilerinin, akademisyen ve bürokratların bir arada olduğu ekonomi danışma kurulu ile paralel ekonomik kalkınma programları tartışılmalı ve hayata geçirilmelidir.